TORPİLLİ MÜSLÜMANLAR (!)

TORPİLLİ MÜSLÜMANLAR (!)
14 Ekim 2020

1950’li yıllarda Bolu’nun bir köyünde dünyaya gelmişti.
Çocukluğunu köyünde geçirmiş, genç yaşlarda medrese eğitimi almış, 70’e merdiven dayadığı ömründe iki defa hacca gitmiş, namazlarını hiç aksatmamış, dini bütün yaşamayı amaç edinmişti.

Geçtiğimiz günlerde bu dini bütün (!) hacı abiyle ayaküstü sohbet etme imkanı buldum. Mesleğimi bildiğinden dolayı bana gazetecilerin şeytandan farkı olmadığını, herkesin taraflı haber yaptığını söyledi. İçimden “Adam kısmen de olsa doğru söylüyor” diye geçirirken “O yüzden ben evde hep A Haber izliyorum. En doğru ve tarafsız haberler orada” demez mi? Sustum.

Konu konuyu açacak ya sohbet bir noktadan sonra siyasete bağlandı. “Eee sen hangi partilisin Hızır Efendi?” dedi. “Gazetecilerin siyasi bir görüşü olmamalı” demek yerine, “Vatan Partiliyim” cevabı verdim. “Ooo şu beyaz kafalı adamın (Doğu Perinçek) partisi mi? Ne buldun o partide? Hain onlar hain” diye hemen lafını yapıştırdı. “Vatan Partiliyim” derken Vatan Partisi’ni kastetmediğimi, bu vatanın 83 milyonuyla bir bütün olduğunu ve bu bütünün bir üyesi olduğumu, önceliğimin halk olduğunu anlatamadım. Anlatsam da “Ne diyor bu değişik?” diyeceğine emin olduğumdan yine sustum.

“Benim yeğenim de x partisinin Bolu’da başkanlığını yürütüyor” dedi. Bahsettiği kişiyi tanıyordum ve kısa bir süre önce yeniden ilçe başkanı olmuştu. Yeğeninin başkanlığı süresince hep boş işler peşinden koştuğunu söyledi. “Nasıl yani?” dememe kalmadan, “Devamlı vatandaşların, esnafın sıkıntılarını dinliyor, çözüm yolları arıyor ama evindeki oğlu ve kızına bir torpil yapıp hala devlet işine sokamadı. Başkanlığı iyi kullanamadı…”

İşte bu andan itibaren saygımdan sustuğum, yaşlıdır diye cevap vermediğim bu adama karşı açtım ağzımı yumdum gözümü. Yeğeninin bir siyasetçiden bekleneni yaptığını, evlatlarını torpille devlete sokmaya çalışmadığını, torpil yaparak binlerce insanın kul hakkına girmediğini, bu düşüncede olanların Müslümanlığını sorgulaması gerektiğini de ben yapıştırdım. Yapıştırdım zannettim ama düşüncesinin yanlış olduğunu kabul etmiyordu. Daha fazla da uzatmadım. Kime ne anlatıyordum ki. Kabe’yi tavaf edip hacı olduğunu zannedenlerin aslında menfi çıkarları uğruna dilleriyle insanları nasıl tavaf edebileceklerini gösterdi bana.

Kısacası nüfusun yüzde 98’inin Müslüman olduğu bir coğrafyada birilerinin sırtına basarak yükselmeyi amaç edinmişiz. Önceliğimiz, elimizdeki güçten en yakınımızdakilerin faydalanmasını sağlamak. Öyle bir zamana gelmişiz ki artık liyakat sahibi olmanın bu ülkede hiçbir hükmü yok. Taraf olmayanın bertaraf olduğu bir sistemin içinde sürünüyoruz.

Bilerek bir insanın hakkını gasp etmeyi, ona zulmü yaşatmayı caiz kılmışız.  “Rızkı veren Huda’dır kula minnet eylemem” diyerek yana yana torpil arayanları gördü bu gözler. O yüzden dini bütün yaşadığını zanneden ama 83 milyonun kul hakkına girenlerin pervasızlıkları şaşırtmıyor beni. Aslında bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki.

Torpil yapmak kul hakkına girer mi? sorusuna gelecek olursak; “Kişinin, gerekli şartları taşımadığı, yahut dikkate alınan kriterler itibarıyla daha layık olan birileri bulunduğu hâlde, bazı kimseleri aracı kılarak hak etmediği bir yere gelmesi dinen caiz değildir. Hakkı olmadığı hâlde bir şeyi elde etmek. Bu durum, elde edilen şeyin gerçek hak edenine karşı bir zulümdür. Dolayısıyla bir kul hakkıdır.”

 

 

1 yorum yapılmış

  • Nigün fazliogli17 Ekim 2020 - 12:42
    Kaleminle aldigin konuyu cok guzel anlatmissin .(anlayana)

Yorum yazın

İsim (Gerekli)
Yorumunuz (Gerekli)

Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

Yazarlar

Son yorumlar

Bu hafta en çok okunanlar

Video Haberler

8 YAVRUSU OLAN KÖPEĞİ DÖVEREK KATLETTİLERBOLU'DA GÖREVLİ İMAMDAN SKANDAL SÖZLERYAYLALARDA YIKIMLAR TÜM HIZIYLA SÜRÜYORBOLU'DA OTOMOBİLİN ÇARPTIĞI GENÇ KADIN YARALANDI
sanalbasin.com üyesidir