Anoreksiya nevroza hastalığı fazla kilolu olma endişesinden olayı olabildiğince az yemek yeme ya da bazı zamanlarda hiç yemek yememe hastalığına denir. Anoreksiya hastalığı olan kişiler, kilolu olmadığı halde kendisini aşırı şişman olarak görürler ve bu histen kurtulmak için de yemek yemeği reddederler.
Bu durum, hem fiziksel, hem de psikolojik bir rahatsızlıktır.
Fiziksel olarak, hormon değişimlerinden görülebilir. Az kilo ve az vücut yağının sonucu olarak, hormonlarda değişiklikler görülür. Bu da kadınlarda genellikle menstürasyon döneminin görülmemesine sebep olur. Ayrıca, kişiler kendilerini güçsüz ve halsiz hissedebilirler. Sürekli üşüme, kansızlık ve uykusuzluk sorunları yaşayabilirler.
Psikolojik olarak anoreksiya nervozanın etkileri ise oldukça fazladır. Bu hastalık daha çok , genç ve ergenlik dönemindeki kadınlarda ortaya çıkar. Az vücut ağırlığıyla performans gösteren kişilerin beden imajlarına daha çok dikkat ettikleri ve anoreksiya nervozaya kadar sıkıntı yaşayabildikleri bilinir. Bu psikolojik sıkıntılardan kaynaklanabilecek en uç sonuç, açlıktan ya da intihar nedeniyle ölüme kadar gidebilir. Psikolojik olarak ölümcül bir hastalıktır.
Diyetisyen Doğa Durmaz, anoreksiya nervoza hastalığında beslenme tedavisi hakkında önemli önerilerde bulundu.
Anoreksiya Nervoza’nın Belirtileri Nelerdir?
En önemli belirti aşırı kilo alma korkusudur. Bu durum kişinin yiyecek konusunda neredeyse fobi olacak noktaya dek ulaşmasına neden olabilir. Şişmanlama korkusunun yanı sıra beden imgesinde de bozulma vardır. Buna bağlı olarak bu kişiler çok zayıf ve ince olsalar bile kendilerini şişman bulabilirler.
Anoreksiya Nervoza’dan Korunmak için Neler Yapılmalı?
Uzmanınızın tedavi planını takip etmeniz ve destek ağınızı oluşturmanın yanında şunları da yapabilirsiniz:
Eğer fiziksel olarak yaşamınızı tehdit eden bir durumda değilseniz, tedaviniz muhtemelen şöyle olacaktır:
İyileşme sürecinizin önemli bir bölümü şunlardan oluşacaktır:
BESLENME TEDAVİSİ
Tedavisinde kısa dönemli amaçlar kilonun geri kazanılması ve menstrüel siklusun (adet dönemi) sağlıklı ve normal rutininde tekrar başlamasıdır. Gerektiği kadar ve yavaş kilo alımı hedeflenmelidir. Tedavideki güçlüklerden en önemlisi, beden ağırlığının artışı sırasında ortaya çıktığından tedavinin ilk hedefi hastaya hemen kilo kazandırmaktan çok, beden imgesi bozukluğunun tedavi edilmesi, psikolog ve diyetisyen iş birliği ile yürütülmesidir. Beden kütle indeksi çok düşük olan hastalarda, bir sıvı formülü, gün içinde altı eşit kez verilerek gerekli sıvı, elektrolit ve kalori düzeyi sağlanabilir. Sıvı formülü hastaneye yatırılmanın erken evrelerinde verilmeli, hastalar belli ölçüde kilo aldıktan bir süre sonra denetim altında yemek yemeye yönlendirilmedir. Ulaşılmak istenen beden kütle indeksi (BKI) değeri 19-21 aralığında olmalıdır. Diyet enerjisinin makro besinlere dağılımı %15-20 protein, %25-30 yağ ve %50-55 karbonhidrat şeklinde olması sağlanmalıdır. Protein alımı minimum, ideal vücut ağırlığının kg başına, yaş ve cinse göre önerilen düzeye eşit ve yüksek biyolojik değerli kaynaklardan sağlanmalıdır. Bu hasta grubunda sık rastlanan konstipasyon (kabızlık) nedeniyle lifli kompleks karbonhidratlara yer verilerek boşaltım sistemini düzeltmek gerekir. Yetersiz kalori alımı, yeme bozukluğu olan hastalarda diyette besin çeşitliliğini azaltmaktadır. Bu durum, vitamin ve mineral tüketiminde de eksikliklere neden olmaktadır. Bu hastalarda özellikle tiamin, riboflavin, magnezyum, folat, çinko, bakır, kalsiyum, fosfor, potasyum ve B12 vitamini düzeylerinin rutin olarak değerlendirilmesi ve eksikliklerin yerine koyulması gerekmektir.
‘’Anoreksi gerçek bir hastalıktır. Yaptığınız seçim, yardım istemektir.’’