“Bolu İIimizin En Büyük Sorunu NEDiR sizce?” diye Sosyal medyamdan sordum...Bolu sevdalısı arkadaşlardan bazıları aşağıdaki cevapları verdiler...
*Hiçbir şey.Nereden çıkarıyorsun bu söylemleri Sayın Cop.?
*TÜRKİYE GENELİNDE OLDUĞU GİBİ HAYAT PAHALILIĞI VE *BOLUSPOR'UMUZUN DURUMU.
*Şehir içi Trafik,otopark sıkıntısı.
*Gölyüzü ve Sanayi kavşağı alt geçit kavşak ihtiyacı.
*Tıp fakültesi hastanesi'nin yetersizliği,kadın doğum ve çocuk Hastanesi'nin yetersizliği, yaşayan stadyum, yayla turizmi, otopark yetersizliği.
*Tanıtım.
*Highway caydurt raylı sistem gereksinimi
*İstihdam, yönetilememe.
*Tepkisizlik
*Su kaynakları bakımından zengin olan ilimizin ülkemizin en pahalı suyu tüketmek. Neredeyse elektrik fatura miktarı gibi su faturası geliyor. Acilen indirimli olmalı.
*İzzet Baysal caddesinin yeni düzenleme ile trafiğe açılması. Bolu ovasının yapılaşmaya kapatılması.Üniversite hastanesinin diğer iller ve Suriyeliler tarafından tıkanması. Saygılar Mustafa bey. Saymakla zor biter de.
*Alış veriş merkezleri Ankara ve İstanbul'a çok yakın olması. Şehrin iç ticaretini sekteye uğratıyor.
*Bir “Üniversite Şehri”olamaması .
*‘1. Tavuk şirketlerinin Bolu’nun havasını kirletmesi sabah pencereyi açtığımızda tavuk gübresi kokularından nefes alinmakta zorlanmasi ayrica sağlığa zararlı olması
2. Üniversite hastanelerinin çevre şehirler tarafından (Duzce Zonguldak…) işgal edilmesi . Bolulu vatandaslara yatak bulunamamasi tedavi ye alınmaması
3. Şehiriçi otobüslerin yetersiz oluşu
4. Şehir içinde merkezde açık havada oturacak bir çay bahçesinin bulunmaması’
*Bu soruya en güzel cevap Bolu'yu seviyorum diye nara atanların, sevdiğini söyleyip iş tutanların, şehrin emrindeyiz diye demeç verenlerin hepsinin sonuçta bakıldığında sevgilerinin kişisel yahut kendi guruplarının menfaatleri için bir kılıf olarak kullanmaları. Asıl sevgiyi duyanların, fedakârlığa hazır olanların ötelenmesi, itelenmesi sonunda küstürülmeleri. Oysa seven sevdiğini yüceltmek, daha güzelleştirmek ister diye biliyorum. Bolu'ya baktığımda sevginin kimliksizleştirdiği, cebe hitap eden çarpık arsaların arasından açılan çapraşık yolların sardığı, beton yığınına dönen bir kasaba anlayışının tezahürünü görüyorum. Söylenen her şey lafta, başlanacak her proje tasarıda kalıyor yahut dağ fare doğuruyor. Burada elini değil, gövdesini taşın altına koyacak gerçekten Bolu'ya aşık, fedakârlık yapacak, var olan makam şan şöhretin paylaşılmasının peşinde olmayıp, yeni yeni değerleri, şehrin değerini ortaya çıkarıp yüceltecek, şehre ve şehrin insanlarına faydası olacak, şehrin önünü açacak ve kimliğini tekrar kazandıracak, şehrin geçmişini geleceğe bağlayarak, Bolu'yu tarihine ve kimliğine, konumuna, sahip olduklarına yakışır hale getirecek, toplumsal faydayı ele alarak çalışan üreten fayda yaratan insanlara ihtiyaç var.
*Her şey müsait, proje yok. Trafik, otopark, geçitler..Ankarayı örnek alabiliriz.
Yazdılar... Teşekkürler... Bolu için düşünen insanlarımıza... Saygılarımızla...
